ÇOCUK İSTİSMARINA GÖZ YUMULAMAZ
Karaman’da bir vakıf gönüllüsü öğretmen tarafından istismara maruz kalan çocuklarla ilgili açılan dava ve basında çıkan haberler, olayın bilinenin ötesinde, uzun süre ve onlarca çocuğun mağduriyetine neden olacak biçimde sürdüğünü göstermektedir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’nın 41.maddesi ve diğer hükümler bu konuda devlete azami sorumluluk vermiştir. Kabul etmek gerekir ki, çocukların eğitim, barınma ve gelişimine dönük her türlü kurum ve kuruluş Bakanlıkların denetimi altındadır.
Karaman’da yaşanan çocuk istismar vakasında da, öncelikle devlet kurumlarının üzerine düşen görevi tam anlamıyla yerine getirmediğini kabul etmek gerekir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, koordinasyon Bakanlığı olması sebebiyle yaşananların tümünden birinci derecede sorumludur. Özellikle bakıma muhtaç çocukların okul öncesi ve okul sonrası bakım, korunma ve gelişmelerine yönelik denetimler, hem kurum özellikleri, hem kurum işletenleri, hem de kurum görevlilerinin denetiminde oldukça hassas olmayı gerektirmektedir.
Çocuklarla ilgili kurumların meslek örgütlerinin oluşturduğu bağımsız izleme heyetleriyle denetlenmesi desteklenmelidir. Kurum çalışanlarının ve gönüllülerinin hem mesleki eğitim hem de çocuklarla çalışma konusunda yeterliliklere sahip olduğunun denetlenmesi gerekmektedir. Bilinmelidir ki, çocuk istismarı ile mücadelede önleme politikaları önemli ve asıl çalışma alanı olmalıdır.
Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’ne göre; çocukların ilkokuldan başlayarak istismar risklerine ve kendilerini koruma yollarına ilişkin bilgi edinmeleri sağlanmalı, bilgi servisleri oluşturarak çocukların ulaşabilecekleri yardım hatları hayata geçirilmeli, çocuklara dönük suç işleyen kişilerin takibinin yapılarak yeniden çocuklara zarar vermelerinin engellenmesi sağlanmalıdır.
Sorumlu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın kurumun başarılarını öne çıkararak ve olayın bir kere olduğunu söyleyerek yaptığı açıklamalar, çocukları korumaya hizmet etmeyeceği gibi yaşananların üzerinin kapatılmasının da önünü açacak niteliktedir. Bu konularda, kişi ve kurumları koruma refleksinden uzak tutarak soruşturma ve inceleme yöntemlerinin gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Bu olayda da, hem kurumun tamamı hem de bu kurumun denetiminden sorumlu olan kişilerin soruşturmaya tabii tutulması gerekir. Başta devlet yetkilileri olmak üzere, herkesin öncelikle koruması gereken çocuklardır. Vakıf ve yurtlarda barınan çocukların korunma ve bakımları konusunda titiz ve özenli davranmak önce Devletin ve hepimizin görevidir.
İSTANBUL BAROSU ÇOCUK HAKLARI MERKEZİ